Wilbur Smith biyografisi hakkında yazmadan önce, Wilbur Smith ile tanışmamı ve hayatıma yaptığı etkiyi anlatmıştım. Şimdi ise onun hayatını anlatmak istiyorum.

Genetik olarak İngiliz kanı taşıyan ama kalben tam bir Güney Afrikalıdır. Tam adı Wilbur Addison Smith’tir. Kuzey Rodezya’nın Broken Hill şehrinde 1933 te doğdu. Eski adıyla Broken Hill, bugün Zambiya’nın Kabwe şehridir. Dünyaya geldiği dönemlerde beyazlar Afrika’da tüm haklara sahip olmaya çalışıyordu. Afrikanın gerçek halkı ise beyaz insanın onlara layık gördüğü kadarıyla yetindiği bir dönemden geçiyordu.

Wilbur Smith in ailesi

Annesi Elfreda, o dönemde çoğu kadın gibi iyi eğitim almış bir ev kadınıydı. Okumayı seven, sanatçı yönü gelişmiş, oldukça kibar ve becerikli kendini çocuklarına ve evine adamış bir anneydi. Babası Herbert ise sert mizaçlı bir insandı. Avcılık ve boks gibi hobileri olan sabit düşünlere sahip bir adamdı. Bir fabrikada metal işçisi olarak çalışıyordu. Herbert edindiği deneyimleri değerlendirip kendi işini kurarak bir saç levha fabrikası kurdu. Daha sonra bugün Zambiya sınırları içerisinde kalan Mazabuka’ya yerleşti. Buraya bir sığır çiftliği kurdu ve hayvancılık yapmaya başladı.

Wilbur Smith Biyografisi
Wilbur Smith Biyografisi

Wilbur ile kız kardeşi Adrienne bu çiftlikte tüm aile fertlerinin sevgisi ile büyüdüler. Henüz çocuk yaşlarda babası ile birlikte safariye çıkmaya başladı. Daha sonra tüm yaşamını etkileyecek olan Afrika ile avcılık ile babası sayesinde tanıştı. Bu tanışma, Afrika doğal hayatını yaşamı boyunca tutkuyla sevmesine neden oldu.

Ailenin otoritesi baba olsa da Wilbur için asıl kahraman Büyükbabasıydı. Avcılık ve hayvan soyunu tüketme katliamı arasındaki farkı onun yanında safariye çıkarak öğrendi. Ona avcılık ile ilgili onur kurallarını öğreten kişi yine büyükbabası Courtney Smith oldu. İlk av tüfeğini sadece yediği hayvanı öldürme sözüne güvenerek babası armağan etti. Bu sözü verdiğinde henüz sekiz yaşındaydı. Bu Wilbur için hayatının en önemli anlarından biri olmuştur.

Öğrenim hayatı

Büyükbabası ve babasını her zaman rol model olarak alıyordu. Fakat Wilbur’un hayatına yön veren, geleceğini belirleyen etkiyi annesi yaptı. Elfreda evin bir odasını kütüphaneye çevirmişti.  Çocuklarının günün belli saatlerini burada geçirmelerini sağlıyordu. Bu durum Wilbur ve kardeşine okuma alışkanlığı aşılamıştı. Okuduğu kitaplar ona büyülü bir dünyanın kapılarını açtı. Wilbur Smith’in edebiyata olan düşkünlüğü annesinin kütüphanesinde başladı.

Güney Afrika Cumhurtiyeti’ndeki Cordwalles ilkokuluna yatılı olarak gönderilen Wilbur’un bu merakını okuldaki İngilizce öğretmeni keşfetmiş ve onu yazmak konusunda desteklemiştir. Wilbur daha sonra lise öğrenimi için KwaZulu Natal Midlands bölgesindeki Michaelhouse’ye okuluna gitti. Fakat lise yılları zor ve sıkıntılı geçti. Okulun sıkı disiplin kuralları onu olumsuz etkiledi. 16 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle sağ ayağının gelişimi durdu ve bu ona ömür boyu üzüleceği bir fiziki özür bıraktı.

Üniversite yıllarında Wilbur Smith

Lise yıllarını mutsuz ve hastalıklarla geçiren Wilbur, Güney Afrikanın doğu ucundaki Rhodes Üniversitesi’nde ticaret dalında öğrenim görmeye başladı. Üniversite yıllarında her gencin yaptığı gibi biraz dağıldı ama daha sonra hızla toparlayıp eğitimini tamamladı. Üniversite bittikten sonra gazetecilik, yazarlık ve avcılık arasında bir karar vermeyi düşünürken babası seçeceği mesleğin ona para kazandırmayacağı yönünde baskı yapınca kararını değiştirdi. Böylece Goodyear Tyre and Rubber firmasında stajyer olarak çalışmaya başladı. Kısa süre sonra da babasının sahibi olduğu fabrikada yönetici olarak çalışmaya başladı.

Wilbur Smith in hayat arkadaşları

24 yaşına geldiğinde sekreter Anne ile evlenen Wilbur’un 1958 yılında oğlu Shaun dünyaya geldi. Özel hayatındaki bu güzel gelişmelerin aksine iş hayatı pek iyi gitmiyordu. Wilbur Smith babasının yanından ayrılıp vergi dairesinde çalışmaya başladı. Aile olmanın verdiği yük ve geçim sıkıntısı ona zor günler yaşatıyordu. Ama diğer yandan ilk günden itibaren hiç sönmeyen bir ateş olan yazarlık da onu yazmaya yönlendiriyordu.

1962 yılında kızı Christianın dünyaya gelmesi kötü giden evliliğini kurtarmaya yetmedi. Wilbur Smith ikinci evliliğini Jewell ile yaptı. Sadece 1 yıl süren bu evlilikten Lawrence dünyaya geldi. 3 üncü evliliğini Danielle Antoinette Thomas ile yapan Wilbur Danielle yi yakalandığı beyin kanseri nedeniyle kaybetti. Eşinin kaybına çok üzülen Wilbur Smith’in hayatına hiç beklemediği bir anda Mokhiniso Rakhimova’nın girmesiyle hayata geri döndü. Londra’da WHSmith Kitabevi’nde tanıştığı Mokhiniso Rakhimova nın kendisinden 19 yaş küçük olması aşık olmasına engel olamadı ve Niso’ya evlenme teklif etti. Wilbur’a Niso hakkında neler düşündüğü sorulduğunda onu görür görmez aşık olduğunu ve evlenme kararı aldığını söylerdi. Evliliklerinden 4 çocukları dünyaya geldi. Sahip olduğu büyük aileye şefkatle sarılan Wilbur kendisi gibi iyi insanlar yetiştirdi.

Wilbur Smith & Mokhiniso
Wilbur Smith & Mokhiniso

When The Lion Feeds (Bencil) ile yazarlığa dönüş

Vergi dairesinde çalışırken yazdığı On Flinders Face adlı öyküsü Agrosy dergisinde yayımlandı. Bu duruma çok sevinen Wilbur onu hayal kırıklığına uğratacak olan “The gods first make mad” adlı ilk romanını yazdı.

Bu duruma çok üzülen Wilbur yazmayı bırakıp iş hayatına döndü. 1964 yılında When the lion feeds (Bencil) adlı romanı yazdı. Wilbur Smith Bencil’den sonra yazdığı romanlarla edebiyat dünyasının en önemli yazarları arasında yerini aldı. Onun yazdığı kitaplar 30 dile daha çevrildi ve 140 milyondan fazla sattı. Pek çok ödüle de layık görülen Wilbur Smith Afrikayı en iyi anlatan yazarların başında gelir.

Wilbur Smith Kitapları
Wilbur Smith Kitapları

Romanlarını yazarken sürekli seyahat eden Wilbur, daha sakin bir hayat geçirmek için Capetown’a yakın bir konumda geniş bir arazi satın aldı. Buraya geleneksel Rodezya mimarisine uygun muhteşem bir çiftlik evi inşaa ettirdi. Wilbur çiftliğine “Leopard Rock (Leopar Kayası)” ismini verdi. Hayatının geri kalanını Leopar Kayasında geçiren Wilbur çok sevdiği Afrikasın’da huzurla yaşadı. Onunla tanıştığımda şöyle bir söz söylemişti, “Sanırım öldüğüm güne kadar yazmaya devam edeceğim ve öldüğüm zaman tabutumun üzerine kendi el yazımla The End yazıp öyle gideceğim” Wilbur, tıpkı söylediği gibi yaptı ve neredeyse ölene kadar yazmaya devam etti. 13 kasım 2021 de 88 yaşında bizlere sonsuza dek veda eden Wilbur Smith onu seven okuyucularına büyük bir miras bıraktı.

Wilbur Smith in anısını yaşatmak, hayranlarının dileklerini ve görüşlerini paylaşabileceği anı sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Wilbur Smith Biyografisi
Wilbur Smith Biyografisi

Afrika’nın ulu Nkosi’si anısına saygıyla

Bu bölümde size Wilbur Smith ve ailesini ayrıntılı olarak tanıtmak istedim. Üçüncü ve sonuncu bölümde ise kitaplarını anlatacağım.

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.

Benzer Gönderiler