Wilbur Smith, Afrika’nın eski adıyla Kuzey Rodezyası olan Zambiya’da doğdu. Çiftlik evinde çalışan yerlilerin çocukları ile çocukluk geçirdi. Çocukluğunda babası ve dedesi ile birlikte çıktıkları av gezilerinde diğer yerlileri de tanımış oldu. Yerli kabilelerin yaşam biçimi onu etkilemişti. Gençlik yıllarında Afrika ve diğer yerli halkları merak edip araştırmaya başladı. Wilbur Smith, Afrika’nın Zulu kabilesi ile tanıştıktan sonra değer görmeye başladı. Zulular ona Nkosi demeye başlamışlardı. Zulu kabilesinde saygın kişiler arasında yerini almıştır. Nkosi, Zulu dilinde “efendi” anlamına gelmektedir. Son nefesine kadar Zuluların Nkosisi olarak anılmıştır.
Wilbur Smith’i anlamak
Bu yazımda sizlere tam adı Wilbur Addison Smith ile olan tanışmamı ve hayatıma yaptığı dokunuşu anlatmak istiyorum.
Kitap okumak insanın hayal gücünü geliştirmesinde en önemli faktörlerden biridir. Willbur Smith tam da bu anlamda bana çok şey katmıştır. Onun doğayı, hayvanları ve insan ile ilişkilerini akıcı bir dille anlatması dikkatimi çekmişti. Okuduğum ilk kitabı da “Leopar Karanlıkta Avlanır” oldu. Daha önce böyle sürükleyici bir anlatım dili olan kitap okumamıştım. Bu şekilde anlatım dilinde yazan bir yazarın diğer kitaplarının da okunmaya değer olduğuna inandım. İşte o zaman tüm kitaplarını almaya karar verdim. Leopar Karanlıkta Avlanır’dan sonra bulabildiğim kitapları “Nehir Tanrısı” ve “Yedinci Papirüs” oldu. Onları da okuyunca Wilbur’a olan hayranlığım daha da arttı. O zaman kendi kendime “işte büyük bir yazar buldum” dedim.
Artık boş zamanlarımda sahafları dolaşarak bütün kitaplarının ilk baskılarını bulmaya çalışıyordum. Sahafları geziyordum, çünkü kitaplarının ilk baskıları ancak o dükkanlarda bulunabiliyordu. Ciddi bir Wilbur Smith hayranı olarak onun kitaplarını arşivime katmaya karar verdim. Bir kaç kitabını da birden fazla okuduğum oldu.
Courtney, Ballantyne ve Mısır serileri
Yazdığı üç kitap serisi ile okuyucuların gönlüne taht kurmuş oldu. Genellikle kitaplarında İngiliz ailelerin Güney Afrika’ya yaptıkları seferleri anlatmaktadır. Bu bölgelere yerleşen misyoner ailelerin yerli halk üzerinde kurduğu baskı ve hayatlarına nasıl dokunduğunu anlatmaya çalışmıştır.
Özellikle Courtney ve Ballantyne serilerinde bu açıkça görülmektedir. 18 inci yüzyılın sonlarından 19 uncu yüzyılın ilk yıllarında geçen ve Avrupalıların Afrika’da ki maden ocaklarını ele geçirmesi üzerinde durulmuştur. Ele geçirdikleri maden ocaklarında yerli halkı çalıştırmaları ve zaman zaman onlara yaptıkları eziyetler anlatılır. Bunun akabinde ise bölgeyi nasıl sömürge haline getirdikleri anlatılır.
Aslına bakarsanız Wilbur Smith’in en değer verdiği ve onun için çok farklı bir anlamı olan Mısır serisindeki kitaplarıdır. Onun Mısır’a olan hayranlığı bilinmektedir. Firavunların yaşam biçimleri ve onların Mısır halkı üzerindeki etkisi ona her zaman ilginç gelmiştir. Özellikle Antik Mısırda Hiksosların Mısır’a saldırarak firavunluğu ele geçirmeleri çok dikkat çekici olmuştur. Bu süreç Mısır’ın gerilemesine ön ayak olmuştur.
Wilbur Smith okumanın kattıkları
Wilbur Smith’i okudukça araştırıp öğrenmeye olan merakım da arttı. Oysa o güne kadar varlığından bile haberdar olmadığım Afrika ülkeleri hakkında pek çok şey öğrendim. Bazı kitaplarında o kadar detaylı anlatımları vardı ki denizcilik, gemiler ve yıldızlara bakarak harita okumayı bile öğrendim. Antik Mısırdan, Baharat yoluna kadar hakkında bilmediğim pek çok konuyu öğrendim. Böylece yakın tarih ve antik tarihe olan merakım sayesinde üniversitede tarih bölümünü okumaya karar verdim.
Tanışma
Wilbur Smith Türkiye’de
Wilbur’un kitaplarının Türkiye’deki yayıncısı olan Altın Kitaplar yayıneviydi. Yayınevi ile irtibata geçerek yazarın yeni çıkan kitabı olduğunda haber verme sözü aldım. Onlarla iletişim kurabilmek için e-posta adresimi verdim. Gerçekten de yeni kitabı çıktığında bana mail yolu ile haber verdiler.
2005 yılının Eylül ayında Altın Kitaplar yayın evinden bir mail aldım. Wilbur Smith 8 – 9 Ekim tarihlerinde Beylikdüzü Tüyap Kitap fuarına imza gününe gelecekti. Öyle heyecanlandım ki anlatamam. Tabi hemen fuar alanına gitmek için biletimi aldım. 9 Ekim günü sabahın erken saatlerinde Beylikdüzü Tüyap fuar alanına giriş için kapıda bekliyordum. Kapılar açıldığında Altın Kitaplar standının önünde yerimi çoktan almıştım. İmza saati geldiğinde, bana okumayı öğreten ve sevdiren insan ile nihayet karşılaşmıştım. Öylesine sabırsızdım ki sıranın önlerinde yerimi almıştım. Ağlamaklı bir tebessüm ifadesiyle ona bakıyordum. Önümde bir kaç kişi olmasına rağmen sıra bir türlü gelmek bilmiyordu.
Nihayet sıra bana geldiğinde tabi ki ağlamaya başladım. Benim için çok duygusal bir an oldu. Kitabımı imzaladıktan sonra elimi tuttu ve beni yanına çağırdı. Kısa bir süre sohbet ettik. Fakat o kadar heyecanlıydım ki ne dediğimi pek hatırlamıyorum. Konuşmamızın sonunda onu öpmek için izin istedim. Wilbur’u alnının hemen kenarından öptüm, çünkü yazdığı her şey oradaydı.
O an farkında değildim ama etrafımız gazetecilerle dolmuştu ve fotoğraflarımızı çekiyorlardı. Ertesi gün “Wilbur Smith’in hayranı kelini öptü” diye birkaç gazetede haber olmuştuk.
Nkosi’ye veda
Wilbur Smith ile tanıştığım 9 ekim 2005 benim için unutulmaz bir gün olmuştur. Aynı gün verdiği konferansa da katıldım. Konferansında yazarlığa nasıl başladığını, Afrika’ya olan hayranlığını tüm içtenliği ile dile getirdi. Onunla tekrar sohbet etme şansım oldu. Türkiye’den sonraki seyahatinin nereye olacağını sorduğumda, bana Güney Afrika cevabını verdi. Ona “benim gözlerim olup tüm Afrika’nın ufuklarına bakar mısınız?” dediğimde “seve seve bakacağım” yanıtını verdi. Bu belki de en yoğun duygu selinin yaşandığı andı.
Kitapları ile Wilbur Smith hayatıma yön verenlerin ilki olmuştur. Onun kitapları sayesinde Afrika’yı adım adım dolaşmış kadar iyi tanıyorum. Artık Kalahari çölünden Ümit Burnuna, elmas madenlerinden Masa dağına kadar tüm coğrafya hakkında bilgi sahibiydim. Güney Afrika’nın kuruluş aşamasından Nelson Mandela’nın ülkenin başına geçen ilk Afrika yerlisi olmasına kadar. Köle ticaretinin acımasızlığından Baharat yoluna kadar pek çok şeyi Wilbur Smith sayesinde öğrendim.
Wilbur Smith’in kitaplarını okumaya başladığımda o benim ilk okulum oldu. Nkosi ile tanıştıktan sonra hayata farklı pencereden bakmanın güzelliğini keşfettim. Onun sayesinde insanlara, hayvanlara ve doğaya daha fazla saygı duymam gerektiğini anladım.
Bunca yaşama dokunmuş olan yüreği güzel değerli insan Kasım 2021 de aramızdan ayrıldı. Wilbur Smith’i her zaman sevgiyle ve minnetle anacağım. Beni daha fazla kitap okumaya ve öğrenmeye teşvik ettiği için blogumda onu anlatmak istedim. Çevremdekilere de her fırsatta onun kitaplarını okumalarını tavsiye ediyorum.
Sonraki yazılarımda okuduğum Wilbur Smith kitapları hakkında yazacağım. Görüşmek üzere.