Okuduğum bir yazıda Narsisizm-Kişilik bozuklukları, yüksekten alçağa doğru ölçeklendirme yöntemi ile değerlendirmişti. Buna göre de bencilliğin derecesini ölçme metodu kullanılmıştı.
Aslında hepimiz bir miktar Narsisistiz. İnsanlar beğenilmekten ve onaylanmaktan mutlu olurlar, bu normaldir. Günümüz dijital dünyasında kullanılan sosyal platformların kullanım amacı da bir tür Narsisistliktir.
Narsisizmin en yatkın olduğu ortam sosyal medya platformlarıdır. Kimlik kargaşası yaşayan çoğu kişinin klavye arkasında kendini büyük ve erişilmez görmesi, onunla iletişimde olan insanlara karşı üstünlük kurarak kendince süper egosunu tatmin etme çabasında olması da bir tür Narsisizmdir. Sosyal medyada bir şeyler yazarak ya da görseller paylaşarak bir tür tatmin yaşadığımız gerçeğini görmezden gelemeyiz.
Narsisizm-Kişilik bozuklukları nasıl tanımlanır?
Ölçeğin orta noktasının altına inenler aşırı narsisistlerin dünyasını yansıtıyor. Aşırı narsisistler kendi dünyalarında karanlıkta yaşamayı tercih ederler ama bunun dışa vurumu tam tersidir. Neşeli, çok renkli ve gösterişli bir hayat izlenimi bıraksalar da aslında yalnız ve mutsuz bir hayatları vardır ve ölçeğin dibine indikçe bu daha da yoğunlaşır.
Ölçeğin tam ortasındaki narsisistlere işlevsel narsisist de denir ve çoğumuzun buluşma noktası burasıdır. Aslında çoğumuz benciliz ama bizi ölçeğin altına çekemeyen diplere inmekten kurtaran kendine güven, tutarlılık ve mütevazilik gibi unsurlara sahibiz.
Narsisizim sözcüğünün öz sevgi anlamına gelmesi oldukça ironiktir. Çünkü ölçeğin en altındaki narsisistlerin tutarlı olarak sevecekleri bir benlikleri yoktur ve bu da sorunun asıl kaynağıdır.
Bazen üzüldüğümüzde veya yaşamdan kopma derecesine geldiğimizde ölçeğin altına ineriz hatta oldukça derinlere sürükleniriz. İlgi çekmek, özgüvensiz hissetmek, dikkatleri hep üzerinde tutmak gibi dengesizlikler yaşarız. İşte burada mantığımız devreye girer ve bize yanlış yaptığımızı söyler. Toparlanıp yukarı doğru çıkmamız gerektiğinin bilincindeyizdir.
Farkındalıklı olmak bizi merkezde tutacaktır. Ancak benlik ve bencillik güdüsü ile narsisistik kişilikler bu durumu nitelikli kıskançlık olarak da sergilerler. Karşılarındaki kişinin ondan fazla kazanmasını, bir oyunda onu yenmesini hatta her ne olursa olsun ondan başarılı olmasını istemezler.
Narsist kişilerde “Benlik”
Ölçeğin üst bölümünde bulunan ve sağlıklı narsisist denilen kişilerdir. Bu kişiler skalanın en tepesinde bulunurlar. Benlik duyguları oldukça fazla gelişmiştir. Yaralardan, hakaretlerden sonra hızla iyileşirler. Başkalarından pek fazla onay beklemezler. Kusurlarını ve hatalarını kabul eder ve bunları sınırları olarak kabul etmezler. O an üzülseler de bir sonra yaşadıklarını gülümseyerek hatırlarlar. Kendilerini bir bütünün içinde varsayarak bu tablonun içinde mutlu olurlar. İşlerinde maddi odaktan çok başarı odaklıdırlar. Sevgilerini çıkarsız ve karşılıksız paylaşırlar.
Empati güçleri oldukça gelişmiş olur ve bunu bütün canlılar için gerçekleştirirler. Gördüğünüz gibi narsisizm oldukça geniş bir yelpazedir ve bizler de bu yelpazenin bir parçasıyız. Diğer yandan bu kişilerde gözlemlenen nitelikli kıskançlık tabloları, karşılarındaki kişiyi daha fazla kıskanarak onu alt etme çabalarını doğurur.
Kişilik bozuklukları bir çok psikolojik sendrom ile birlikte anılabilmektedir. Bilinen bazı sendromlar arasında kişilere göre değişkenlik gösteriyor olsa bile tamamı “kişilik bozuklukları” olarak nitelendirilir. Davranışsal olarak farklı hareketler sergileyen kişilerde bu durumlara verilen adların geneline Bipolar kişilik bozuklukları denir.
Bunlara bir kaç örnek vermek gerekirse Munchausen sendromu da bir tür kişilik bozukluğudur. Munchausen sendromunda durum, kişinin kendini yaşanan olayların merkezinde bulma, görme eğilimi ve olaylara hakim olma isteği ile gösterir. Aslında duruma bakıldığında bir anlamda “başkasının işine karışmak” gibi yorumlanabilir. Fakat durum tam anlamıyla “alakaya maydanoz” durumudur. Kişinin ilgisi olduğu ya da olmadığı durumlarda olayların üzerinde hakimiyet kurma isteğinin baskın çıkması ile seyreder.
Bunun yanı sıra diktatörlükte bir tür kişilik bozukluğudur. Herkesi el altında tutup, onlara hükmedip hatta sadece tek başına hükmetmeyi amaçlayan Tiranlık gibidir. Geçmişte bir çok diktatör bu şekilde bir duyguyla hareket ederek bir çok kişiyi boyunduruğu altına almıştır. Boyun eğmeyenleri de öldürtmüştür. Sonunda sadece kendi dediği olmuş, ego üstün gelmiştir.