Rakıya dair ilk yazım da “Rakı İçmenin Adabı” hakkında izlenimlerimi anlatmıştım. Rakının nasıl içilmesi gerektiği ve rakı masasında nasıl davranılacağına dair bilgileri de anlatmıştım. Rakıya dair ikinci yazımda ise sizlerle meyhane kültürü hakkında bilgiler paylaşmak istiyorum. Günümüz meyhanelerini anlatmadan önce biraz geçmişe gidip meyhaneciliğin tarihine bakmak gerektiğini düşündüm.
Meyhane kültürü, tarihsel olarak farklı bölgelerde ve zamanlarda ortaya çıkan bir fenomendir. Meyhane terimi, genellikle alkollü içkilerin tüketildiği, sosyal etkileşimlerin gerçekleştiği mekan olarak bilinmektedir. Çoğu zaman canlı müzik veya eğlence sunulan bu mekanlar meyhane olarak kabul edilmektedir. Aslında meyhane, “mey” ve “hane” olarak iki farsça kelimeden oluşur. Bunlar ise “şarap” ve “ev” manasına gelir. Yani meyhane, “şarap evi” anlamını taşır.
Ancak zaman içerisinde meyhane kavramı, sadece alkol içilen mekanlar olarak tanımlanmıştır. Toplum kültüründe sadece akşamcıların “kafa çekmeye” gittiği yerler olarak benimsenmiştir.
Oysa ki; meyhane denilince aklıma Kartal Tibet’in Tarkan filmindeki hanlar gelir. Tabi ki bir de Cüneyt Arkın’ın Kara Murat filmleri. O filmlerde karakter yorgun argın bir han’a girer ve masaya oturup içki ve yemek ister. Fonda bir müzik çalar ve bir kadın dans eder. Tabi sahnenin sonunda mutlaka kavga çıkar ve kahramanlarımız herkesi bir güzel döver. Şaka bir yana, aslında meyhane günün yorgunluğunu atmak için gidilen yer anlamına gelir. Dinlenme, eğlenme, dertlerini kısa bir süre de olsa bir kenara bırakıp kafa boşaltma yeridir.
Eski dönemlerde Meyhane Kültürü
Meyhane kültürünü anlatmadan önce tarihten günümüze meyhane teriminin nasıl değiştiğine bir göz atalım.
Antik Yunan ve Roma dönemlerinde, şarap ve benzeri içkilerin tüketildiği topluluk alanları büyük öneme sahipti. Bu mekanlar, sosyal etkileşimlerin, tartışmaların ve kültürel etkinliklerin gerçekleştiği yerler olarak hizmet verirdi. Antik Yunan toplumunda bu topluluk alanlarına “Agora” denirdi. Bu meydanlar, ticaretin, siyasi görüşmelerin ve felsefi tartışmaların yanı sıra insanların toplandığı, etkileşimde bulunduğu merkezi noktalardı. Aynı şekilde, Roma’da da bu tür mekanlar “forum” olarak adlandırılırdı.
Şarkıdaki “Agora meyhanesi” ifadesi, bu tarihlerdeki topluluk alanlarına gönderme yaparak, içki tüketiminin ve sosyal etkileşimin o dönemlerdeki önemine vurgu yapmaktadır. Bu meyhaneler, insanların dinlendiği, sohbet ettiği, müzik dinlediği ve içki tükettiği mekanlar olarak Antik Yunan ve Roma toplumlarının sosyal yaşantısının bir parçasıydı.
Ortaçağ Avrupa’sında ise, tavernalar ve kralların saraylarında benzer bir meyhane benzeri kültür mevcuttu. İnsanlar, bu mekanlarda içki içer, yemek yer ve sosyal etkileşimlerde bulunurdu. Tavernalar, halk arasında sıkça rastlanan buluşma noktalarıydı. İnsanlar günlük hayatlarını sürdürürken bu mekanlarda bir araya gelirlerdi. Aynı şekilde, kralların saraylarında düzenlenen ziyafetlerde de içki ve yemek kültürü büyük bir rol oynardı. Hem tavernalarda hem de saraylarda, içki içmek ve yemek yemek, sosyal bağların güçlenmesine ve keyifli zaman geçirmeye hizmet eden önemli etkinlikler arasındaydı.
Osmanlı İmparatorluğu’nda da meyhaneler, sosyal ve kültürel etkileşimlerin yoğunlaştığı mekanlar olarak öne çıkıyordu. Bu mekanlar, çeşitli içki seçeneklerinin yanı sıra müzik ve eğlencenin de sunulduğu yerler olarak bilinmekteydi. Osmanlı toplumunda meyhaneler, insanların bir araya gelip sohbet ettiği, keyifli vakit geçirdiği önemli noktalardı.
Modern zamanlarda, meyhaneler dünya genelinde farklı kültürel etkilerle gelişti. Özellikle 19. ve 20. yüzyılda, kentleşme ve sosyal değişimlerle birlikte meyhaneler daha popüler hale geldi. Bu dönemde, meyhaneler sadece içki içilen yerler olmanın ötesine geçti. Sosyal toplantılar, sanatsal etkinlikler ve eğlence mekanları olarak da önem kazandı.
Günümüzde meyhane kültürü
Günümüzde, meyhane kültürü yerini restoran ve pub (birahane) gibi mekanlara bırakmıştır. Restoranlarda tüketilen rakı, genellikle yemekli ve fasıl türevi müzik eşliğinde sunulmaktadır. Bu ortamlar iş görüşmelerinin veya iş arkadaşları arasındaki toplantıların eğlenceli bir atmosfere dönüştüğü yerlerdir. Pub’lar, Avrupa ve Amerikan kültüründe iş çıkışı eve gitmeden önce hızlıca iki bira içilen mekanlardır. Bu, meyhane kültüründe ise genellikle “iki tek atmak” ile benzer anlamına gelir.
Meyhane kültürünün tarih boyunca farklı dönemlerde ve coğrafyalarda şekillendiğini söylemek mümkündür. Her bölge ve dönem, kendi kültürel özellikleri ve gelenekleri doğrultusunda meyhane kültürünü etkilemiştir. Böylece yöresel ve kültürel yemek ve meze çeşitleri ortaya çıkmıştır.
Meyhane Kültüründeki Mezeler
Rakı, Türklerin geleneksel olarak tükettiği bir içecek olarak bilinmektedir. Genellikle özel etkinliklerde veya arkadaşlar arasında sofralarda tüketilmektedir. Bu toplantılar için en fazla tercih edilen yerler ise meyhanelerdir.
Meyhane kültürü içki servisinin ötesine geçerek çeşitli mezeler ve yemekler sunmayı da içerir. Türk mutfağı zengin bir yelpazede meze ve yemek çeşitleri sunar. Meyhanelerde sunulan yemekler ve mezeler, bölgeye göre farklılık gösterir. Sofraların çeşitliliği, bölgenin yemek kültürüne ve kişisel tercihlere göre şekillenir.
Rakı sofraları, çeşitli lezzetli mezelerle zenginleştirilir ve keyifli bir deneyim sunar.
İşte rakı sofralarında sıkça tercih edilen bazı meze örnekleri:
- Beyaz Peynir: Taze beyaz peynir, zeytinyağı ve baharatlarla servis edilir. Rakıyla uyumlu bir lezzettir.
- Zeytinyağlılar: Enginar, yaprak sarması, taze fasulye gibi çeşitli sebzelerin zeytinyağında pişirilip servis edildiği mezeler.
- Cacık: Yoğurt, salatalık, nane ve tuzun karıştırılmasıyla elde edilen serinletici bir meze.
- Haydari: Yoğurt, sarımsak ve bazen nane veya dereotu ile tatlandırılarak yapılan bir yoğurtlu meze.
- Balık Mezeleri: Farklı balık çeşitleri için yapılan mezeler, marinasyonlar veya tuzlamalar olabilir.
- Acılı Ezme: Domates, biber, soğan ve baharatların öğütülmesiyle hazırlanan baharatlı bir meze.
- Çılbır: Yoğurt, tereyağı, pul biber ve yumurtanın bir araya geldiği lezzetli bir meze.
- Pastırmalı Humus: Humusun üzerine pastırma ve ceviz eklenerek hazırlanan bir meze.
- Midye Tava: Midyelerin una bulanıp kızartılmasıyla yapılan popüler bir deniz ürünü mezesi.
- Lakerda: Tuzlu ve baharatlı olarak marine edilen palamut veya mezgit balığının tüketilen bir mezesi.
- Sigara Böreği: İnce hamurun içine peynir veya patates harcı konularak yapılan kızartılmış börek.
- Turşular: Salatalık, lahana, pancar gibi farklı sebzelerin turşulanarak servis edildiği bir meze çeşidi.
Rakı sofraları genellikle uzun ve keyifli bir etkinlik olarak düşünülür. Mezeler, rakı keyfi sırasında ara sıcaklar gibi tüketilir ve sofranın keyifli bir şekilde uzun süre devam etmesine yardımcı olur. Ancak, tercih edilen mezeler kişisel damak zevkine, bölgeye ve geleneklere göre farklılık gösterebilir.
Meyhane kültürü yaşadığımız coğrafyaya göre değişiklik gösterir ama nerede olursak olalım soframızda ne tür mezeler olursa olsun tek bir eşlikçisi olur. Rakı, her yöreye ayak uydurabilen özel bir alkollü içkidir. Sofraya oturanlar değişir, yemekler mezeler değişir ama rakı hep masadadır. Rakı şerefine içilen tek içkidir çünkü rakı sofrasında şerefsizlik olmaz. Rakıya dair üçüncü yazımızda görüşmek üzere diyerek kadehlerimizi dostluğa ve şerefe kaldıralım.