Gustav Klimt-Dışavurumculuk felsefesini tablolara yansıtabilen dönemin en iyi ressamlarından birisidir. En bilinen ve tartışılan tablolarından birisi olan “The Kiss-Öpücük” onun daha da ünlenmesine neden olmuştur.

Avusturyalı sembolist ressam; 1862 yılında Viyana’da dünyaya gelen, altın gravürcüsü babanın yedi çocuğundan ikincisidir. 1876 / 1882 yılları arasında Viyana Uygulamalı Sanat Okulunda okumuştur. Klimt buradan mezun olduktan sonra kardeşi ve arkadaşı Franz Matsch ile birlikte duvar resimleri yapmaya başlamıştır. Üç kafadar bu sayede geçimlerini sağlamaya başlamışlardır. Bu üçlü pek çok kilise, müze, tiyatro ve devlete ait binaların iç süslemelerini yapmıştır. Klimt çalışmaları ile Avusturya imparatoru 1. Franz Josef tarafından liyakat madalyası ile ödüllendirilmiştir.

Klimt’in ilk çalışmaları Michelangelo’nun fresklerine olan benzerliği nedeniyle Neoklasisizmdir. Daha sonra emprestyonist resmin etkisinde kalmıştır. Klimt, 1897’de bir grup sanatçı ile birlikte Viyana Secession grubunu kurdu ve ilk başkanı seçildi.

Nedir bu Secession?

Secession terimi 19. yüzyıl sonunda sanat akademileri geleneği ile Alman ve Avusturyalı sanatçılar tarafından kullanılmıştır.  Bu akıma katılanlar genellikle izlenimci ve doğacı çalışmalar yapmışlardır. Sonra dışavurumculuğa karşı tepkiler gerçekleşmiş ve sanatçılar kendi sanatsal fikirlerini oluşturmuşlar.  Secessioncular dönemin akademik sanat anlayışına karşı çıkarak kendi sergi saraylarını ve Ver Sacrum (Kutsal bahar) dergisi aracılığı ile Art Nouveau anlayışını Viyana’da yaymaya çalışmışlardır.

Klimt aldığı klasik eğitimden sonra, kendi stilini oluşturmuş ve eserlerini kendi tarzına uygun hayata geçirmeye başlamıştır.

Klimt’in sanatını tanımlamak gerekirse; sıra dışı, yenilikçi, başkaldıran, her türlü tutuculuktan uzak, özgürlükçü gibi ifadeler kullanabiliriz.

Olağanüstü hayal gücü, bitmek bilmeyen form anlayışının yanında gümüş ve altını renklerin arasına katmasıyla masalsı bir dünya yaratmıştır. Dönemin aykırı ressamlarından olan Klimt’in sanatı Art Nouveau akımını temsil etmektedir. Bu akım ressamın ölümünden sonra da ardından gelen sanatçıları etkilemeye devam etmiştir.

“Art Nouveau” üslubu 1890’dan sonra öncelikle Fransa’da isimlendirilmiştir. “Dekoratif ağırlıklı bu üslubun kendine özgü biçimleri ve motifleri vardır. Art Nouveau üslubu yalnız nesnelerin dış biçimlerini değil, yaşamın kendisini de estetik anlayışta olduğunu gösterir.

Gustav Klimt-Dışavurumculuk hakkında hangi tabloyu yaptı?

Klimt’in eserlerinin en önemlisi The Kiss – Öpücük  tablosudur. Dünyaca ünlü bu tablo günümüzün en önemli modern ikonlarından biridir. Tablo altın varak, gümüş ve platin tuval üzerine yağlı boya çalışılmıştır. The Kiss – Öpücük 1908 yılında akademisyenlerin “Altın Dönem” dediği dönemde yapılmıştır.

Resimde, vücutları Art Nouveau tarzından ve erken Arts and Crafst akımının organik formlarından esinlenilmiş, bu tarzda dekore edilmiş çiçekli elbiselerle iç içe geçmiş, bir birilerini içtenlikle kucaklayan iki sevgili görülmektedir.

Resim günümüzde Viyana Belvedere’ deki Avusturya Belvedere Galerisi müzesinde sergilenmektedir ve Klimt’in yaptığı en güzel eser olarak kabul edilmektedir.

The Kiss – Öpücük hakkındaki görüşüm

Bu eseri saatlerce izleyip bir erkeğin bir kadını nasıl bu kadar içten sevmiş olabildiğini ve nasıl bu kadar içten öptüğünü düşünürüm. Gustav Klimt bu resmi çizerken ne düşündü neler hissetti acaba. Bir kadını böyle öptü mü yoksa bunu hayal ederek mi boyadı tuvalini. Bana göre çok anlamlı, sevgi dolu ama bir yandan da hüzünlü bir tablo The Kiss-Öpücük. The Kiss-Öpücük tablosunun yeri apayrıdır. Genelde Gustav Klimt’in bütün eserlerini tarzını beğenirim.

Gustav Klimt-Dışavurumculuk The Kiss-Öpücük
Gustav Klimt-Dışavurumculuk / The Kiss-Öpücük

Gustav Klimt’in diğer eserleri

The Kiss-Öpücük tablosunun yanı sıra Gustav Klimt’ in bir çok eseri vardır. Stoclet sarayı frizinde 9 parça, Beethoven frizinde 7 parça olmak üzere toplamda 106 eseri bulunmaktadır. Klimt, 6 Şubat 1918’de bir inme sonucu bu dünyadan ayrıldı ve Hietzing mezarlığına gömüldü. Öldüğünde “Johanna Staude’nin Portresi” ve “Gelin” tabloları yarım kalmıştı.

Gustav Klimt’in The Kiss-Öpücük dışında ünlenmiş bir kaç eseri

Beethoven Frizi

Klimt 1901’de, besteciyi kutlamak için 14. Viyana Ayrılıkçı sergisi için Beethoven Frizini boyamış ve Max Klinger’in anıtsal bir polikrom heykeline yer vermiştir. Sadece sergi için tasarlanan friz, hafif malzemelerle doğrudan duvarlara boyanmıştır.

Friz 3 bölümden oluşuyor.

  • Mutluluğa özlem,
  • Düşman güçler,
  • Neşeye övgüyü anlatıyor.

Woman in Gold

Woman in Gold (altınlı kadın) “Adele Bloch-Bauer’in Portresi ” olarak da anılıyor ve resme “Avusturya’nın Mona Lisa’sı” da deniyor. Resimde Adele’in boynunda görülen ve bakıldığında insanı mıknatıs gibi çektiği söylenen, kendisi de adeta bir sanat eseri olan şahane choker tipi kolye kocasının hediyesidir, aynı kolyeyi Klimt’in Judith isimli eserinde de kullanmıştır. Resmin orijinali New York’ta ki Galerinin Koleksiyonunda sergilenmektedir.

Kadının Üç Çağı

Klimt bu eseri 1905 yılında boyamıştır. Çalışmada Yaşamın döngüsünü simgeleyen üç farklı kadın görülmektedir.  Farklı yaşlardaki bu üç kadın ressam tarafından tuvalin merkezine alınmış ve arka plana derinlik eksikliği verilmiştir. Nötr renklerin ağırlıklı olarak kullanıldığı resim dinlendirici bir etki bırakmaktadır.

Resmin orijinali İtalya Roma Galleria Nazionale d’Arte Moderna, da sergilenmektedir.

Benzer Gönderiler